Bu Blogda Ara

27 Aralık 2011 Salı

YAZICILAR


 Yazıcıların Yapısı ve Çalışması

Nokta vuruşlu yazıcılar, kâğıt üzerinde bir karakteri belli sayıda nokta kalıbıbasarak oluşturur. Baskıkalıplarıyazıcının belleğinde tutulur. Bir karakter basılacağızaman kalıp bellekten alınır, daha sonra da yazma kafasına iletilir. Yazma kafasıüzerinde bulunan iğneler, alınan karaktere bağlıolarak şerit üzerine baskıyapar.

1. Şerit (Kartuşüzerindeki Siyah Bant) 
2. Adım Motor (Yazma Kafasınıhareket ettirir.)
3. Yazma Kafası( Üzerinde iğneler bulunur)
4. Güç Kaynağı(Sisteme enerji sağlar)
5. Silindir (Kâğıdıhareket ettirir.)
6. Kâğıt (Çıktıalınacak form)

Nokta vuruşlu yazıcılarda iki tür yazma kafasıkullanılır. Bunlar; manyetik ve
elektromanyetik esaslara göre çalışan yazma kafalarıdır. Her ikisinin de çalışma mantığı aynıdır ve iğnenin şerit üzerine vurmasınısağlamaya yöneliktir. Fakat manyetik yazma kafaları daha hızlı olduğundan daha profesyonel basım işleri yapan yerlerde kullanılmaktadır.


Nokta Vuruşlu

Nokta vuruşlu yazıcılar çoklu kopyalara ve sürekli formlara ihtiyaç duyulan, zorlu koşullarda çalışmaya uygun yazıcılardır.  
Nokta vuruşlu yazıcılar aynı zamanda farklı boyutlarda kağıt kullanımına izin veren yazıcılar içinde kullanım maliyeti en düşük olan yazıcılardır. Özellikle muhasebe işlemlerinde fatura kesimlerinde kullanılan nokta vuruşlu yazıcıların en önemli özelliği, tek baskı işleminde birden fazla kağıda aynı anda baskının sağlanmış olmasıdır. 
Tüm teknoloji satış noktalarında sergilenen ürünlerin en temel özellikleri ve dikkat edilmesi gereken hususları şöyledir; 
Nokta vuruşlu yazıcılar boyutu anlamında 80 ve 136 kolon ayrımında adlandırılır. 80 kolon yazıcılar klasik A4 kağıtlarına, 136 kolon yazıcılar ise A3 boyutundaki geniş kağıtlara baskı sağlar. 
Ayrıca cps kavramı (charachter per second) nokta vuruşlu yazıcının saniyede bastığı nokta sayısını simgeler. Hızı ile ilgili netliğe ulaştığınız bu özellik, nokta vuruşlu yazıcı tercihinizde önemli bir konudur. Sık fatura baskısına ihtiyacınız olan bir firma ya da tüketici iseniz, daha ust cps özelliğine sahip yazıcılara ihtiyacınız var demektir. 
Nokta vuruşlu yazıcılar pazarında, en etkin markalar, Oki, Epson ve Panasonictir. Her markanın etkin ürünleri, tüketici ihtiyaçlarına yönelik fırsatları mevcuttur. 
Nokta vuruşlu yazıcı tercihinizde kalite, hız gibi faktorlerin yanında kaç kopya baskıya ihtiyacınız oldugu da önemlidir. Temel ürünlerin baskı özelliği aynı anda 1+3 sayfaya yöneliktir. Kısacası baskı işlemi aynı anda 4 sayfaya yapılmaktadır. Daha çok kopya ihtiyacına yönelik Epson markasının ürünleri de mevcuttur. 
Muhasebe Bölümlerinin etkin kullandığı ürünler, yıllardır nokta vuruşlu yazıcılar kaldırılacak duyumlarına ragmen, hala pazarın önemli konumunda olan bir pazarın temsilcisidir.


Inkjet adıyla da bilinen mürekkep püskürtmeli yazıcılar, özellikle evkullanıcıları arasında oldukça yaygın. En büyük avantajları ise, nokta vuruşlu modellere göre daha sessiz çalışmaları ve fotoğraf kalitesinderenkli baskı yapabilmeleri.

Mürekkep püskürtmeli renkli yazıcılar, son yıllarda düşük maliyetlerini korumayı başararak fotoğraf kalitesinde baskı yapabilme yeteneği kazandılar. Böylece Inkjet teknolojisi de, özellikle ev ve ofislerde ençok kullanılan teknoloji haline geldi.

Mürekkep püskürtmeli yazıcı dendiğinde, farklı üreticilerin geliştirdiği farklı teknikler söz konusu olmaktadır. Ancak temel mantık hepsinde aynıdır. Baskı işleminin gerçekleşmesi için sıvı mürekkeple doldurulmuş kartuşlar kullanılır. Özel yazma uçları, gerekli mürekkep miktarını ayarlar ve kağıt üzerine püskürtülmesini sağlar. Bahsettiğimiz bu uçlar,elektronik sinyaller ile çalışan bir dizi mikro tüp parçalarından oluşmaktadır.

Lazer

Lazer yazıcıların en temel prensibi statik elektriklenmedir. Statik elektrik iki yalıtkan nesne arasında oluşan elektriksel potansiyel olarak açıklanabilir, balonla insan vücudu arasındaki veya yün kazağımızı çıkarırken saçlarımızda meydana gelen elektriklenme static electricy e örnek olarak verilebilir. Zıt elektrik yüklü atomların birbirini çekmesi gibi zıt yüklü statik elektrik alana sahip nesneler de birbirini çekim kuvveti uygularlar.
Lazer yazıcılar statik elektriklenmeyi geçici bir yapışkan olarak kullanırlar. Laser printer sisteminin çekirdek elemanı fotoreseptördür. Fotoreseptör genelde dönen bir silindir veya davul biçimindedir. Fotoreseptör silindir ışık fotonları ile deşarj edilen bir yapıya sahiptir. Üzerine yüksek miktarda düşen ışık fotoreceptor drum un iletken bir yapı kazanmasını sağlar.
Silindir – Drum
Silindir öncelikle şarj korona teliyle bir elektrik akımı verilir pozitif elektrik yüküyle yüklenir. Fotoreseptör silindir döndükçe üzerine ince lazer ışını düşen bölgeleri deşarj olur yani bu noktalar elektrik yükünü boşaltır. Bu elektriksel deşarj olayı sayesinde fotoreseptör silindir üzerinde yazdırılmak istenilen harf, karakter ve resimler oluşturulmuş olur.
Bu aşamadan sonra fotoreceptor silindir pozitif yüklü siyah tozdan oluşan bir toner ile kaplanır. Tonerden verilen mürekkep tozu pozitif yüklü olduğu için fotoreseptör silindirin deşarj edilmiş bölgelerine statik elektriklenme ile yapışacaktır. Ancak bu pozitif yüklü tozlar fotoreseptörün pozitif yüklü bölgeleri tarafından itilecektir.
Siyah toz silindir üzerine yapıştıktan sonra silindir kağıdı döndürmeye başlar. Kağıt döndürülmeye başlanmadan önce silindir corona teli aracılığıyla negatif yüklenir. Elektrostatik elektriklenme sonucu kağıt silindire yapışır ve silindir üzerindeki siyah tozu alır böylece yazı kağıt üzerine aktarılmış olur. Kağıdın silindirden ayrılabilmesi için silindir corona teli ile deşarj edilir.
Fuser
Son olarak kağıt bir kısım ısıtıcı silindirden oluşan fuserin içinden geçer. Fuser kağıdın liflerini ısıtarak dağınık kalan toner tozlarını eritir. Fuser aynı zamanda kağıdın çıkışa doğru ilerlemesini sağlayarak çıktıyı almamızı sağlar. Yeni yazdırılmış kağıdın sıcak olmasının sebebi fuserdir.
Yazıcıların Bağlantıları

Paralel İletişim Portu
Paralel port ilk defa IBM bilgisayarlarında seri iletişime altrenatif olarak kullanıldı. IBM mühendisleri o günlerde, seri iletişimin birim zamanda 1 bit ile sınırlı olmasının hızlı cihazlar için yeterli ve uygun olmadığını düşünmekteydiler. Standart paralel port geriye dönük uyumluluk sağlayacak şekilde geliştirildi.
Paralel port seri iletişime göre hızlı olmasına rağmen, modern standartlara göre yavaş kalmaktadır. Standart paralel port, iletişimindeki maksimum bilgi akış değeri saniyede 150 kilobayt?tır. Bilgisayardaki standart paralel iletişim aynı zamanda yazılım ve işlemcinin gücüyle ilişkilidir.
Paralel port iki yönlü bilgi akışını gerçek anlamda gerçekleştiremediği için geri atılmıştır. Tek yönlü iletişim, basit çizgi yazıcıları ve nokta matris yazıcıları için kabul edilebilirdir.
IEEE 1284 Standart
1991 yılında bir grup yazıcı üreticisi, IEEE?ye, bilgisayarlar için geriye dönük uyumlu ve iki yönlü iletişimi sağlayan, yüksek hızlı bir paralel port geliştirmeleri için komite kurmaları önerisinde bulundular. Komitenin adı IEEE 1284 olduğu için standartın adı da IEEE 1284 oldu. Bu standart aşağıdaki özelliklere sahiptir:
  • Compatibility, nibble, byte, EPP ve ECP gibi beş ayrı mod destekleme
  • Bilgisayar ve yazıcının ikisininde desteklediği modların ortaya çıkarılması
  • Standart fiziksel arayüz (kablo ve bağlayıcılar)
  • Standart elektriksel arayüz (empedans uyumu ve sonlandırmalar)
Bilgi transfer hattı, bir adet olduğu için IEEE 1284'teki bütün bilgi transferleri yarı iki yönlüdür (half-duplex). Birim zamandaki bilgi transferi sadece bir yöne doğrudur.
Paralel Bağlantılar, Kablolama ve Elektriksel Özellikler
Paralel port için gerçek bir kablo standardı olmamasına rağmen, bir tarafınada DB-25 bağlayıcısı diğer tarafında da 36 iğneli "centronics" bağlayıcısı bulunan kablo, yazıcı kablosudur. Yazıcı kablosunun elektriksel özellikleri ve iç yapısındaki teller hakkında genel bir teknik yoktur. Pratikte yazıcı kablosunun 6 feet uzunluğundaki iletişim hattı için 150 KBps taransfer hızı destekleyecek şekilde tasarlanmış olması beklenmektedir. Fakat farklı transfer modları için aynı kablo güvenli bir iletişim sağlamayabilir. 10 metre büyüklüğündeki mesafelerde, güvenli bir iletişimin olabilmesi için IEEE 1284 onayı olan kablolardan kullanmanız gerekmektedir. Kablo boyu uzadıkça transfer hızı düşecektir.
Paralel port kablosunu yazıcı ve bilgisayara bağlamak çok kolaydır. DB-25 könnektörü olan tarafını bilgisayara, "centronics" bağlaycısı olan tarafını da yazıcıya bağlamanız yeterlidir.
USB Yazıcılar
Yeni yazıcılar USB bağlantısını kullanarak bilgisayarınızın herhangi bir USB portuna bağlanarak kullanılabilirler. USB yazıcılar genellikle USB kablosu ile gelirler. Eğer yazıcı aldığınızda yanında USB kablosu yoksa, kendiniz bu kablodan satın alabilirsiniz.
 
Dikkat etmeniz gereken nokta kablonun bir tarafında USB A tipi bağlayıcı, diğer tarafında ise USB B tipi bağlayıcı olmasıdır. USB kablosunun A tipi bağlayıcının olduğu tarafı bilgisayarınıza, B tipi bağlayıcının olduğu tarafını yazıcınıza takarak bağlantı yapınız.
FireWire Yazıcılar
Bazı yazıcılar USB bağlantısı yerine ek olarak FireWire bağlantısı bulundururlar. FireWire bağlantıları USB bağlantısına benzemekle beraber, daha hızlı biilgi transfer hızına sahiptir. Bir tarafında FireWire bağlayıcısı, diğerinde ise USB A tipi konnektör olan kablolar kullanılarak bilgisaya bağlanırlar.

14 Aralık 2011 Çarşamba

MACAR NOTASYONU

MACAR NOTASYONU

  1. Macar Notasyonu da denilen bu isimlendirme yöntemi her değişkenin isminin ilk bir kaç karakterinin tipini belirtme yönünde kullanılmasıdır.. Özellikle oop furyasından sonra developer arasında çok yaygın kullanım görmüştür.. Hele hele Visual Basic'te pek sık kullanılır.. Delphi örneği verirsek:

    var
    strhede:string;
    bpos:byte;
    ilength:integer;

  2. Microsoft'ta çalışan yüksek rütbeli Charles Simonyi adlı Macar kişi tarafından Microsoft'a benimsetildiği de rivayet olunur..

  3. sz: string zero, b: byte, w: word, p: pointer, l: long... şeklinde. değişken ismine bakar bakmaz ne olduğunun anlaşılmasını sağlar. İsmin geri kalanı mixed olarak yazılır. lplongpointerdir gibi.

  4. 1980'lerin başından beri Microsoft'ta geliştirme ekipleri tarafından kodlama standardı olarak takip edilmiş, ismini ise Charles Simonyi'nin Macar olmasından ve değişken isimlerini Hungarian Notation ile yazınca İngilizceye benzememesi yüzünden alan isimlendirme yöntemi..

    (bkz: Hungarian Rhapsody)

  5. Sözlük büyük harf desteği vermediğinden burada gözükmese de, tercih edilen şekli her kelimenin baş harfinin büyük olmasıdır. http://msdn.microsoft.com/en-us/library/aa260976(vs.60).aspx adresinden hakkında derin bilgi edinilebilir.

  6. Kardeşi olarak: (bkz: Reverse Polish Notation)

  7. Charles Simonyi adlı zattın tez olarak hazırladığı kodlama standardı tum oop dillerin yerine sadece python mantığında, değişkenlerin türleri tanıtılmadan kullanıldığında asil ise yarayabiliritesi yüksek olan notasyon gereksiz uzun değişken adları yüzünden herkesin sempatisini kazanamayan ve yeni şeker idelerde cursor ve değişken ad buluştuğunda mesela minik bir "int" yazısı ile gerekliliği biraz da olsa ortadan kaldırılan notasyon.

  8. Getirdiği kolaylıklardan bir tanesi, auto-complete kullanırken değişkenlerinizi türlerine göre birarada görmenizdir. Gerçekten büyük kolaylıktır.

  9. Microsoft tarafından desteklenen, özendirilen, burnumuza sokulan bir kullanımdır. Bunun sebebi bir rivayete göre Microsoft'un hazırladigi apilerin veri tipleriyle fonksiyonlar arasındaki farkı algılayış şeklidir. Bu isimlendirme tekniği kullanıldıkça bu konudaki sorunlar azalacakmış, bu sebepten Microsoft böyle bir politika izliyormuş. Software Engineering hocam bu konuda durmadan 2 saat konuşabiliyor, bana ise bunlar anlamsız geliyor, karman çorman notation'a güveniyor,inanıyorum.

  10. Gereksiz bir değişken isimlendirme notasyonudur. Şöyle ki güncel pek çok programlama dilinde değişkenlerin tipini zaten baştan tanımlamak gerekmektedir. Ayrıca yazılan koda bir tek düzelik, bayağılık kattığından kodlayan kişiye hamaliye bir işi yapıyormuş hissini verir. Bu notasyonun kod okunabilirliğinin içine nasıl ettiği de aşağıdaki vbscript kodunda gözlemlenebilir.

    if ( (ipaddresshigh and maskhigh) = (segmenthigh and maskhigh) ) and ( (ipaddresslow and masklow) = (segmentlow and masklow) ) then
    inrange=true
    else
    inrange=false
    end if

    if ( (bipaddresshigh and bmaskhigh) = (bsegmenthigh and bmaskhigh) ) and ( (bipaddresslow and bmasklow) = (bsegmentlow and bmasklow) ) then
    finrange=true
    else
    finrange=false
    end if

MONİTÖRLER

MONİTÖRLER





Monitör, görüntü sergilemek için kullanılan elektronik ya da elektro-mekanik aygıtların genel adı. Monitör, başta televizyon ve bilgisayar olmak üzere birçok elektronik cihazın en önemli çıktı aygıtıdır. Monitör, plastik bir muhafaza içerisinde gerekli elektronik devreleri, güç transformatörünü ve resmi oluşturan birimleri içerir. Monitörle bilgisayar arasındaki iletişimi ekran kartı sağlar. Yani, monitörden çıkan veri kablosu bilgisayar kasasında ekran kartına bağlanır. Monitörlerin boyutları inç ölçü cinsinden belirlenir. Monitörlerin boyutları, 14 inç, 15 inç, 15.4 inç(laptop), 17 inç, 19 inç, 22 inç gibi değerlerle ifade edilir. Bu boyut monitör ekranının bir köşesinden diğer köşesine olan uzaklıktır.

Ekran modları
Bilgisayar kullanılırken monitörlerde iki tür ekran moduyla karşılaşılır. Bu ekran modları Text modu ve Grafik modudur.
Text modu: Text modunda ekran 25 satır ve 80 sütundan oluşur. Yani her satıra en fazla 80 karakter yazılabilir. DOS işletim sistemi text modda çalışan bir işletim sistemidir.
Grafik modu: Grafik modu, Microsoft Windows işletim sisteminin çalıştığı ortamdır. Monitör ekranı pixellerden (noktalardan) oluşur. Pixel sayısı ne kadar fazla ise netlik o kadar artar. Nokta sayısı yoğunluğuna çözünürlük denir. Çözünürlük azaldıkça netlik azalır ve görüntü bozulur.
Monitör türleri
Monitörler iki tiptedir. CRT ve daha modern olan LCD monitörler. CRT monitörlerin boyutları bir televizyon gibi, oldukça büyüktür. LCD monitörler ise çok daha incedir.
CRT monitörler

Açıklama: http://bits.wikimedia.org/skins-1.18/common/images/magnify-clip.png
17 inçlik CRT monitör

Açıklama: http://bits.wikimedia.org/skins-1.18/common/images/magnify-clip.png
CRT monitör
Bir monitörün en önemli parçası çeşitli elektronik devrelerle birlikte CRT (Chatode Ray Tube – Katot Işınlı Tüp) denilen havası boşaltılmış ve ön yüzeyi binlerce fosfor noktacığından (dot) oluşan koni şeklindeki tüptür.
Bu tüpün geniş tarafı dikdörtgen şeklindedir. Diğer dar tarafında ise elektron tabancası bulunur.
Tabanca içerisindeki katot levhaları tel fleman (ısıtıcı) ile ısıtılır ve tüp içerisinde serbestçe dolaşan elektron bulutu oluşturulur. Negatif kutuplandırılan katotlar ile pozitif kutuplandırılan ekranın iç yüzeyi arasında büyük bir gerilim farkı uygulandığında katotlarda oluşan elektronlar dış yüzeye doğru fırlar.
Sabit olarak yerleştirilen odaklama elemanları bu elektronları bir araya getirerek bir ışın halinde ekran orta yüzeyinde odaklar. Bu ışını ekranın istenilen taraflarına yönlendirmek için elektron tabancasının etrafında yatay ve dikey saptırma bobinleri bulunur. İşte bu ışının ön yüzeyde gezdirilmesi suretiyle ortaya görüntüler çıkar.
Ekran kartından sinyal geldiği müddetçe bu ışın monitörün sol üst köşesinden başlayarak fosfor ile kaplı ön yüzeyi tarar. Burada verecek çinko oksit türevi kullanılr Noktanın hızlı hareketi görüntüyü oluşturur.Gözümüz gecikmeli algıladığı icin görüntü oluşur.
Elektron demetinin ekranda saniyede kaç resim taradığı ekran kartı tarafından belirlenir. Bu değer saniyede 50 ile 120 arasında değişir. Bu değerler “tazeleme” frekansı olarak isimlendirilir. Değerin yüksek olması görüntü kalitesini ciddi ölçüde artıracaktır. Değer düşük olursa monitörde gözü yoran kıpraşımlar daha da fazla olacaktır.
Renkli monitörlerde renklerin oluşması için üç temel renk (kırmızı-yeşil-mavi) kullanılır. Her renk için elektron tabancası içerisinde bir ışın demeti oluşturan eleman vardır. Ayrıca ekran yüzeyi de üç ayrı renkten oluşan fosfor tabakasından oluşur. Bu tabakalar delikli bir maskenin arasından aydınlatılır. Hassas bir şekilde ayarlanan bu deliklerde her renge ait ışın demeti sadece o renge çarpar.
Monitördeki her nokta üç ayrı renkteki fosfor damlacığından oluşur. Bu üç fosfor damlacığı da bir araya gelerek “pixel” leri oluşturur. Birbirine en yakın aynı renkteki iki noktanın merkezleri arasındaki uzaklığa “dot pitch” denir. Nokta aralığı anlamına gelen bu ifadenin bu günkü değerleri 0.24 mm ile 0.28 mm arasında değişmektedir. Bu değerlerin küçük olması görüntü kalitesinin artması anlamına gelir.
LCD Monitörler
LCD (Liquid Cyristal Display) monitörlerde görüntü sıvı kristal diyotlar yardımıyla sağlanmaktadır. Bu diyotlara gerilim uygulandığında, içlerindeki moleküllerin polarizasyonu değişmekte ve beraberinde de diyodun geçirgenliği değişmektedir. Bu duruma dijital saatlerde de rastlamaktayız. Normalde şeffaf olan bu diyotlara gerilim uygulandığında geçirgenliklerini kaybederler ve siyaha dönerler. Renkli LCD monitörlerde ise çok ufak ve birden fazla diyot kamanı kullanılarak görüntü alınmaktadır.
LCD monitörler DSTN ve TFT olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ucuz olan ve “passive matrix” teknolojisini kullanan DSTN (Dual-Scan Twisted Nematic)’ler çözünürlükleri ve görüş açıları TFT’lerden düşük olan monitörlerdir. Bu monitörler genelde dizüstü bilgisayarlarda kullanılmaktadır. TFT (Thin Film Transistor)’ler ise “active matrix” adı verilen ve görüntüyü daha parlak ve keskin gösteren bir teknoloji kullanırlar. TFT’lerde her piksel bir ya da dört transistör tarafından kontrol edilir ve bu sayede flat panel ekranlar arasında en iyi çözünürlüğü sunarlar..
Interlaced ve Non-Interlaced monitör
Interlaced CRT monitörlerde önce tek satırların daha sonra da çift satırların tazelendiği bir tarama şekli kullanılmaktadır. Bu yöntem ekran çözünürlüğünü arttırmak için uygun bir yöntemdir, fakat ekranda titreşime sebep olunmaktadır.
Non-interlaced monitörlerde ekranın üstünden altına doğru bir döngüyle her satır tazelenir. Bu olay titreşimi azaltmaktadır ve günümüzde bu tip monitörler kullanılmaktadır.
256, Yüksek ve Gerçek Renkler

Açıklama: http://bits.wikimedia.org/skins-1.18/common/images/magnify-clip.png
22" LCD Monitörler artık daha çok tercih ediliyor.
Monitörde görüntülenen renk sayısı ekran kartının hafızası ile ilgilidir. 256, yüksek ve gerçek renk terimleri renk bilgisini depolamak için kullanılan bit sayısını ifade eder. Bit sayısının fazlalığı, renk sayısının ve aynı zamanda video RAM’in fazlalığı demektir.
256 renk 8 bit’i kullanır ve ekranda sadece 256 farklı renk görünür. Yüksek (high) renk 16 bit’i kullanır ve ekranda 65536 (64K) renk görüntülenir. Gerçek (true) renk 24 bit kullanır ve ekranda 16 milyon ren görüntülenir. 16 ve 24 bit arasındaki fark insan gözü tarafından algılanmaz.
Ekran kartı için gereken video RAM miktarı şu şekilde formüle edilebilir:
yatay çözünürlük x dikey çözünürlük x 1 pixel için gereken byte miktarı = ekran kartında bulunması gereken minimum ram miktarı (byte)
16 renkte: 1 pixel için 0,5 byte 256 renkte : 1 pixel için 1 byte 64K renkte: 1 pixel için 2 byte 16,7 milyon renkte: 1 pixel için 3 byte gerekir. Mesela: 16,7 milyon renk ve 1024 x 768 çözünürlük
1024 x 768 x 3 = 2,359,296 byte = 2,4 MB (yaklaşık) video RAM gerekmektedir. Dolayısıyla piyasada bu sınırın üzerinde 4 MB ekran kartı bulunduğundan en azından bunun kullanılması gerekmektedir
Monitör boyutları
Aşağıda küçükten büyüğe olmak üzere monitör boyutları verilmiştir.
§  15 inç-38 ekran
§  17 inç-43 "
§  19 inç-48 "
§  22 inç-56 "
§  26 inç-66 "
§  32 inç-82 "
§  40 inç-102 "
§  42 inç-106 "
Monitör seçimi
Monitör ekranının büyüklüğü yapılacak işe ve amaca göre seçilmelidir. Normal kullanım için en ideal ekran boyutu 17 inçtir. Eğer bilgisayarda daha çok şekil, grafik, plan, proje çizimleri yapılacak veya oyun oynanacak ise ekran boyutu büyük olan monitörler (19 inç, 21 inç vb.) tercih edilmelidir. Büyüklükle beraber monitön çözünürlüğüne (yüksek çözünürlüğe sahip monitörlerin görüntüleri daha kalitelidir) ve ekran kartının özelliklerine (bellek miktarı, işlemci hızı vb.) de dikkat edilmelidir.